Dünyaca Ünlü Piyanistler ve İz Bırakan Besteleri
Klasik müzik, Avrupa’yı oldukça etkileyen Rönesans hareketleriyle birlikte ortaya çıkan Batı kökenli bir müzik türüdür. Rönesans, barok, klasik ve romantik dönem gibi evrelerde incelenen bu tür, aynı zamanda Aydınlanma’nın sembolü kabul edilir. Klasik müzik tarihine adını altın harflerle yazdıran bestecilere baktığımızda da Bach, Mozart, Beethoven, Chopin ve Çaykovski gibi ünlü piyano virtüözlerinin öne çıktığını söylemek mümkün. Gelin, besteledikleri eserlerle klasik müziğin gelişimine yön veren dünyaca ünlü piyanistleri ve onların iz bırakan bestelerini daha yakından inceleyelim.
Müzik Tarihinin En Üretken Bestecilerinden: Johann Sebastian Bach
21 Mart 1685’te Almanya’nın Eisenach şehrinde dünyaya gelen Johann Sebastian Bach, yaklaşık 200 yıldır müzikle ilgilenen bir ailede doğar. Bu sebeple henüz çocuk yaşlardayken pek çok enstrümanı çalmayı öğrenen Bach, 14 yaşındayken kusursuz soprano sesiyle St. Michael Okulu’ndan koro bursu kazanarak Lüneburg’a gider. Ardından 1703 yılında Weimar Dükü Johann Ernst’in hizmetine girerek saray müzisyeni ünvanını alır. 1713-1714 yıllarında Weimar Saray Orkestrası’nın İtalyan müziğinin geniş repertuvarıyla tanışmasıysa Bach için âdeta bir dönüm noktası niteliği taşır. Bu dönemden itibaren Bach’ın eserlerinde berrak melodiler, dramatik açılışlar gibi İtalyan müziğine has pek çok yansımayı görmek mümkündür.
St. Matthew Passion, BWV 244, Brandenburg Concertos, BWV 1046-1051, Toccata and Fugue in D Minor, BWV 565, The Art of Fugue, BWV 1080 ve Goldberg Variations, BWV 988 gibi klasik müziğin en derin ve etkileyici eserlerine imza atan Johann Sebastian Bach, döneminin ötesine geçen besteleriyle müzik tarihine yön verir.
Gençlik yıllarından itibaren görme sorunları yaşayan, 1750’de Leipzig’de hayata gözlerini yuman ünlü besteci Bach’ın dehası, ölümünden yıllar sonra anlaşılır. Müzik tarihinin en üretken bestecilerinden biri olan Bach, son 200 yıldır farklı sanatçılar tarafından yeniden yorumlanan eserleriyle dinleyicilere ve müzisyenlere ilham vermeye devam ediyor.
Klasik Müziğin Dâhi Çocuğu: Wolfgang Amadeus Mozart
Müzik tarihinin büyük dehaları arasında yer alan Wolfgang Amadeus Mozart, klasik müziğin en önemli bestecilerinden biri kabul edilir. 27 Ocak 1756’da Salzburg’da doğan Mozart, henüz beş yaşındayken piyanoda olağanüstü bir başarı gösterir, yeteneğiyle çevresindekileri kendine hayran bırakmayı başarır. 7 yaşında gelmeden de Viyana Kraliyet ailesine verdiği ilk konseriyle büyük beğeni toplar. 1762-1766 yılları arasında babasıyla birlikte çeşitli Avrupa ülkelerinde sanat gezileri yapan Mozart, özellikle müzik ülkesi İtalya’da büyük bir coşkuyla karşılanır.
Figaro’nun Düğünü ve Don Giovanni isimli iki ünlü operası bulunan Mozart, 1791 yılında henüz 35 yaşındayken hayata gözlerini yumar. Bu kısa yaşamına rağmen müzik dünyasında büyük bir etki bırakan Mozart, günümüzde de adından söz ettirmeye devam ediyor.
Engelleri Aşan Besteci: Ludwig Van Beethoven
Ludwig van Beethoven, Alman piyanist ve besteci kimliğiyle müzik tarihinde iz bırakmış isimlerin başında geliyor. Beethoven, 17 Aralık 1770’de Bonn’da dünyaya gelir. Bonn’da tanınmış bir müzik öğretmeni olan Christian Neefe, henüz çocukluk yıllarındaki Beethoven’ın yeteneğini fark ederek ona müzik eğitimi vermeye başlar. Beethoven, babasının otoriter tavırlarına ve yaşadığı maddi zorluklara rağmen müzik sevgisini korumayı başarır. Bu eğitim sürecinde müzikle arasındaki bağı güçlendiren Beethoven, Viyana’ya taşınarak kariyerinde yeni bir sayfa açar. Ancak usta sanatçının yaşamı ve müziği, Viyana’ya taşındıktan kısa bir süre sonra baş gösteren işitme sorunlarından oldukça etkilenir. Yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen, içsel dürtüsüyle ürettiği eserlerle klasik müziğin sınırlarını zorlar. Beethoven’ın en dikkat çekici özelliklerden biri de müziğini ”ruhun dili” olarak tanımlamasıdır.
Ludwig van Beethoven, 9. Senfoni ve Ay Işığında Sonat gibi unutulmaz eserlere imza atar. Dört bölümden oluşan 9. Senfoni, müziğindeki devrimci ruhu yansıtır. Romantik dönemin etkisini taşıyan ve Beethoven’ın en bilinen eserlerinden biri olan Ay Işığında Sonat ise bestelerindeki duygusal derinliği anlatır. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen eserlerini yaratmaya devam eden usta besteci, günümüzde de müzik dünyasında derin bir etki bırakmaya, ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Romantik Müziğin Usta İsmi: Frédéric Chopin
Müziğe olan ilgisi erken yaşlarda fark edilen usta besteci Frédéric Chopin, 1810 yılında Polonya’da dünyaya gelir. Eşsiz yeteneğiyle müzik eğitmenlerinin dikkatini çeken Chopin, bu alanda eğitim almaya başlar. 7 yaşında ilk sahnesini deneyimleyerek gösterdiği bestecilik potansiyelini, Varşova Konservatuvarı’nda aldığı eğitimle daha da ileri taşır.
Aristokrat ve entelektüel çevrelerde tanınan sanatçı, geçimini hem konserlerle hem verdiği özel derslerle sağlamaya devam eder. Eserlerinde lirizm ve romantizmin yoğun şekilde hissedildiği Chopin; sonat, konçerto, ballad, etüd, polonez gibi pek çok türde eser besteler.
Frédéric Chopin; Nocturne Op. 9, No. 2, Ballade No. 1 in G Minor, Op. 23 ve Polonaise in A-flat Major, Op. 53 gibi önemli eserleriyle günümüzde de klasik müzik dünyasında derin bir etki yaratmaya devam ediyor.
Kuğu Gölü’nden Fındıkkıran’a: Pyotr Ilyich Tchaikovsky
Romantik dönem Rus klasik müzik bestecisi Pyotr Ilyich Tchaikovsky, 7 Mayıs 1840’da Rusya’da dünyaya gelir. Tchaikovsky, müziğe olan ilgisine rağmen 19 yaşında devlet memuru olur. Ancak 21 yaşındayken Petersburg Konservatuvarı’nda eğitim alır, mezun olduktan sonra da 1865 yılında Moskova Konservatuvarı’nda müzik öğretmenliği yapmaya başlar.
Öğretmenlik yaptığı 11 senelik süre zarfında pek çok eser besteleyen Tchaikovsky, 1876’da sahnelenen Kuğu Gölü Balesi ile büyük bir başarıya imza atar. Yevgeni Onegin, 1812 Uvertürü, 1889’da sahnelenen Uyuyan Güzel ve Fındıkkıran Balesi, sanatçının bilinen diğer önemli eserleri arasında yer alır.
Keyifli Bir Piyano Dinletisinin En Güzel Adresi: Pera Palace Hotel
Kapılarını misafirlerine açtığı ilk günden bu yana pek çok özel ismi ağırlayan Pera Palace Hotel, İstanbul’un en önemli simgelerinden biridir. Yıllardır pek çok kültür ve sanat etkinliğine de ev sahipliği yapan otel, haftanın her günü 15.00-18.00 saatleri arasında Kubbeli Salon’da düzenlenen geleneksel çay saatinde keyifli piyano dinletileriyle misafirlerini ağırlıyor.
Siz de İstanbul’da ilk çay saatlerinin yapıldığı mekân olma özelliği taşıyan Kubbeli Salon’da Aslı Güral’ın keyifli piyano melodileri eşliğinde, zamanda yolculuğa çıkabilirsiniz. Bilgi almak için Pera Palace Hotel ile iletişime geçebilir, rezervasyonunuzu hemen yaptırabilirsiniz.
Aşağıdaki yazılarımız da ilginizi çekebilir:
Pera Palace’ı Tercih Eden Ünlü Sanatçılar
Perde Pera Palace Hotel’de: Tiyatro Geleneği ve Sanatın Gücü
İstanbul’un La Belle Époque’una Yolculuk: Patisserie de Pera
Yolu Pera Palace Hotel’den Geçenler: Mikis Theodorakis