Avrupa’nın Gastronomi Durakları

Avrupa, tarih boyunca birçok farklı lezzeti harmanlayarak ortaya çıkardığı zengin gastronomi değerleriyle biliniyor. Mutfak kültürünün fazlasıyla gelişmiş olduğu kıtada birbirinden lezzetli yemekleriyle dikkat çeken pek çok ülke ve şehir mevcut. Benzersiz lezzetleriyle büyük beğeni toplayan Avrupa şehirleri, gastronomi ve seyahat tutkunlarına unutulmaz bir deneyim vadediyor. İtalya’da Sicilya, Portekiz’de Lizbon, Yunanistan’da Atina… Her Avrupa şehri kendine has bir yemek kültürünün hâkim olduğu yöresel tatlarıyla öne çıkıyor. Gelin, Avrupa’nın ünlü gastronomi duraklarına daha yakından bakalım.

Bir Gastronomi Rüyası: Paris, Fransa

Paris için Avrupa’nın yemek başkenti desek pek de yanılmış olmayız. Şehir, oldukça geniş bir yemek yelpazesi sunuyor. Sanat ve tarih sahnelerinde de oldukça önemli bir rol oynayan Paris, her köşesinde ruhu olduğunu hissedeceğiniz gastronomi mekânlarını barındırıyor. Klasik Fransız yemekleri sunan geleneksel bistroları, tarihî pastaneleri ve gizli şarap barlarıyla ünlü şehir, gastronomiye âdeta farklı bir boyut katıyor.

Paris’in bu denli gelişmiş gastronomi kültürü üzerinde, Fransız mutfağının Orta Çağ’a kadar uzanan köklerinin etkili olduğunu söylemek mümkün. Hamur işleri, etler, peynirler, soslar ve tatlılar, Fransız mutfağının temelini oluşturuyor. Keyifli sabah kahvaltılarının eşlikçisi kruvasanlar, ikonik bagetler, rengârenk makaronlar da Paris’le özdeşleşmiş lezzetler arasında. Paris mutfağında bu ünlü lezzetler dışında birçok farklı yemek de bulunuyor. Kırmızı şarap, mantar ve pastırmayla hazırlanan Coq au vin (Kırmızı şaraplı tavuk); domates, biber, kabak ve patlıcanla pişirilen Ratatouille ve karamelize edilmiş şekerle hazırlanan Crème Brûlée bunlardan sadece birkaçı. Birbirinden lezzetli yemekleriyle hem göze hem damağa hitap eden Paris, dünyadaki en popüler gastronomi durakları arasında yer alıyor.

Akdeniz’in Doğal Güzelliklerinin Bir Yansıması: Sicilya, İtalya

Portakal dilimleri ile süslenmiş, içi doldurulmuş sardalya tabağı

Sicilya; köklü geçmişi, benzersiz konumu, kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle her yıl pek çok turisti ağırlıyor. Şehir bu özelliklerinin yanı sıra yemek kültürüyle de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Kendine özgü bir tarza sahip olan Sicilya mutfağında, daha çok spesiyallerin öne çıktığını söyleyebiliriz. Panelle (çıtır nohut böreği), Arancini (peynir ve pirinçle hazırlanan yağda kızartılmış toplar) ve Sarde a ceccafico (sarımsak, galeta unu ve maydanozla doldurulmuş sardalya) adadaki restoranlarda en çok tercih edilen yemekler arasında.

Sicilya, bu harika restoranlar haricinde pazarlardaki tezgâhlarda satılan ve yolda yürürken yemek yeme imkânı sağlayan sokak lezzetlerine de ev sahipliği yapıyor. Sicilya’daki bir diğer gastronomi noktası da İyonya Denizi’ni gören, eşsiz manzarasıyla göz kamaştıran Taormina adlı kasabadır. Bu küçük kasaba, sınırları içinde çoğunlukla deniz ürünleri sunan zarif restoranları barındırıyor. Sicilya’da genellikle daha uygun fiyatlı bir seçenek olan sokak lezzetleri benimsenmiş olsa da menüsünde yöresel yemekler bulunan yerel lokantalar ve seçkin tatların sunulduğu lüks restoranlar da önemli bir yer tutuyor.

Saklı Kalmış Lezzetlerin Şehri: Lizbon, Portekiz

Portekiz'de bir meydanda kahve ve pastel de nata ile keyifli bir kahvaltı.

Tagus Nehri kıyısında konumlanan ve yedi tepeyle çevrilmiş Lizbon; taş sokakları, tarihî mekânları ve ünlü seramik karolarıyla eski zaman filmlerinin karelerinden izler taşıyor. Böyle büyüleyici bir atmosfere sahip şehrin elbette zengin bir gastronomi değeri de bulunuyor. Lizbon’da lezzetli baharatlardan çeşit çeşit deniz ürünlerine kadar oldukça geniş bir mutfak seçkisi mevcut. Şehir, vintage dekorları ve özenle hazırlanmış menüleriyle göze çarpan pek çok özel restorana da ev sahipliği yapıyor. Bu restoranlarda en çok Portekiz’in resmî yemeği olarak adlandırılan bacalhau, ızgarada pişmiş sardalya ve Portekiz’in geleneksel çorbası caldo verde sunuluyor.

Kremayla doldurulmuş bir hamur işi olan Pastel de Nata’yı da neredeyse Lizbon’daki her pastanede bulmak mümkün. Ayrıca domuz etiyle yapılan, hardal ve acı sosla birlikte servis edilen Bifana adlı sandviç de Lizbon’un en meşhur sokak lezzetlerinden biri olma özelliğine sahip. Saklı kalmış lezzetleriyle Lizbon, gastronomi meraklısı seyahat tutkunları tarafından keşfedilmeyi fazlasıyla hak ediyor.

Rengârenk Bir Gastronomi Deneyimi: Kopenhag, Danimarka

Kopenhag, dünyanın en yaşanılası şehirleri listelerinde hep en başlarda olmasının yanı sıra, son dönemde gastronomi sahnesinde de adından sıkça söz ettiriyor. İskandinav mutfağının her geçen yıl popülerleşmesiyle birlikte Kopenhag mutfağına olan ilgi de artıyor. Kopenhag’da çoğunlukla sokak yemeği stantları, rahatça yemek yiyebileceğiniz mekânlar ve modern kafeler ön planda olsa da şehrin kalbinde, gezginlerin uğrak noktası hâline gelen Michelin yıldızlı restoranlar da bulunuyor.

Kopenhag’ın belki de en meşhur lezzeti, geçmiş yıllarda Danimarkalı çiftçilerin öğle yemeklerinde yediği Smørrebrød adlı sandviç olabilir. İçine balık turşusu, soğuk et, sebze ve çeşitli soslar konularak özel olarak hazırlanan bu sandviç, Kopenhag’daki neredeyse her restoranda servis ediliyor. Ayrıca tavada kızartılan yuvarlak Frikadeller köftesi, Kanelsnegle (tarçınlı çörek), somon ve ringa balığı, Kopenhag mutfağına has tatlar arasında yer alıyor.

Ege’nin Mavi Sularından Gelen Lezzetler: Atina, Yunanistan

Domates, salatalık, biber, zeytin ve beyaz peynirle hazırlanmış taze Yunan salatası.

Yunanistan’ın başkenti Atina; antik çağlara uzanan geçmişi, tarihî güzellikleri ve ünü tüm dünyaya yayılan yemek kültürüyle “Ege’nin incisi” ünvanını taşıyor. Atina, lezzetli yemekleriyle dünyadaki birçok seyahat tutkununa da ilham veriyor. Pek çok turistin bu eşsiz yemekleri deneyimlemek amacıyla şehre âdeta akın etmeleri, bu durumu kanıtlar nitelikte.

Atina mutfağındaki Bizans ve Antik Yunan döneminin izleri, bugün bile göze çarpıyor. Ege mutfağında sıklıkla kullanılan zeytinyağı, Atina yemeklerinin baş tacı hâline gelmiş durumda. Atina mutfağının diğer yapı taşları da nane, kekik, dereotu, zeytin ve defneyaprağı gibi malzemeler.

Mahalle tavernaları, Atina deyince akla ilk gelen yerlerden biri. Leziz mezeleriyle göz dolduran tavernalarda Yunan salataları, beyaz keçi peyniri, otlu kabak topları ve sotelenmiş kabak başta olmak üzere çok farklı meze çeşitleri sunuluyor. Mezelerin hemen arkasından da kuzu pirzolası ya da biftek gibi et yemekleri servis ediliyor. Ege kıyılarına konumlanmış deniz ürünleri restoranları da Atina mutfağının kişiliğini yansıtan bir diğer unsurdur. Atina, aynı zamanda mahalle aralarındaki sokak pazarlarıyla da bilinir. Şehir merkezinde bulunan Merkez Pazarı, çeşit çeşit baharatları ve taze et tezgâhlarıyla görülmeye değer bir gastronomi noktasıdır.

 

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:

Avrupa’da İhtişamı ve Tarihiyle Öne Çıkan 8 Müze Otel

Nisan Ayında Ziyaret Edilmesi Gereken 10 Yurt Dışı Lokasyonu

Dünyanın En Güzel Şehirlerine Romantik Bir Bakış

İletişime Geçin