Yolu Pera Palace Hotel’den Geçenler… Ünlü Casus Çiçero
19. yüzyılın sonlarına doğru, İstanbul’un kalbi Beyoğlu’nda, dönemin ünlü treni Orient Ekspress’in değerli konuklarını ağırlamak üzere inşa edilen Pera Palace Hotel’de, geçmişten bugüne pek çok önemli isim konakladı. Bu isimlerden biri de ünlü İngiliz casusu Çiçero idi. Çiçero, başlıca görev bölgesi olan İstanbul’da, kendini en çok Pera Palace Hotel’de güvende hissederdi.
Yüzyılın casusu olarak kabul edilen “Çiçero” lakaplı Elyasa Bazna, 1904 yılında Kosova’nın Priştine şehrinde dünyaya geldi. 1918 yılındaki Sırp işgalinden sonra ise anne ve babasıyla İstanbul’a göç etti. Askerlik hizmetinin bir bölümünü, Atatürk’ün yanında, Çankaya Köşkü’nde tamamladı. Askerlik görevinin ardından bir süre ticaretle ilgilendi ancak bu alanda başarılı olamadı. II. Dünya Savaşı yıllarında Ankara’da, Yugoslavya Krallığı büyükelçisinin ve Almanya büyükelçilik müsteşarının uşaklığını yaptı. Uşaklık yaptığı yıllarda müsteşarın mektuplarını okurken yakalandığı için işinden kovuldu.
1943 yılına gelindiğinde Britanya’nın Ankara büyükelçisinin uşaklığını yapmak üzere işe başladı. Bazna, güzel bir sese sahipti ve opera meraklısıydı. Bu merakı, kısa sürede büyükelçi ile yakınlaşmasını sağladı. Ancak yine de büyükelçi ve diğer istihbarat üyeleri, Bazna’nın aptal ve saf, kendi halinde bir uşak olduğunu düşünüyorlardı. Bu sırada Bazna, babasının ölümünden dolayı İngilizleri suçluyor, içten içe para hırsıyla dolup taşıyordu. Hırsı, İngilizlerin önemli belgelerini Almanlara satma kararı almasına neden oldu. Kafasında bir plan kurdu ve 26 Ekim 1943’te Alman istihbaratının önemli isimlerinden Ludwig Moyzisch ile iletişime geçti. Belge başına 20 bin sterlin verilmesi karşılığında onlar için casusluk yapabileceğini söyledi. Bu teklifine üç gün sonra Berlin’den onay geldi.
Böylece Bazna’nın casusluk görevi başlamıştı. İngiliz elçisi, banyo yaparken dahi kasanın anahtarını boynunda taşıyordu. Ancak Bazna buna da bir çözüm buldu; Balmumundan yapılmış özel bir ağda ile elçi duş alırken sırtını ovaladığı sırada kasa anahtarının ölçüsünü kopyaladı. Sonrasında elçi her banyoya girdiğinde kasadaki belgelerin fotoğraflarını çekerek Almanlarla paylaştı.
Bazna, bir yandan para kazanıyor bir yandan çok önemli belgeleri Almanlara ulaştırıyordu. Buna rağmen Almanların güvenini tam anlamıyla kazanamamıştı. Nazi Almanyası Dışişleri Bakanı Ribbentrop, Bazna’nın ikili olduğunu düşünüyordu. Benzer şekilde Hitler de ona güvenmiyordu. Ancak ona inanmayarak hata ediyorlardı. Hitler 1943 yılında, Bazna’nın gönderdiği bilgilere inanmadı ve müttefik kuvvetlerin batıdan değil, Balkanlar veya Norveç’ten saldırıya geçeceklerini söyledi. Ocak 1944’e gelindiğinde, Bazna’ya inanmayan Almanlar hezimete uğrayarak ciddi kayıplar verdi. Eğer ona inansalardı, Almanya bu kadar büyük kayıplar vermeyecekti.
1. Dünya Savaşı süresince Türkiye’nin politikası savaşa katılmama yönündeydi. Ancak Almanya, bu konuda Türkiye’ye baskı yapıyordu. Bazna’nın sızdırdığı bilgilere göre, Türkiye müttefik kuvvetlere yardım ediyordu. Almanların artık Bazna’nın güvenilirliğinden şüpheleri yoktu, bu yüzden Türkiye’ye sert bir nota vererek öfkelerini dile getirdiler. Bu durum, müttefik kuvvetleri uyandırdı ve İngiliz elçiliğinde bir sızıntı olduğunu düşünmelerine neden oldu.
Bazna, çalkantılar başlayınca kendisi için çemberin daraldığını ve deşifre olabileceğini anladı. Bunun üzerine casusluktan kazandığı 300 bin sterlini alarak Arjantin’e kaçtı. Kaçışından sonra İngilizler, Çiçero lakaplı casusun Bazna olduğunu anladılar ve kelimenin tam anlamıyla şok oldular.
Arjantin’e kaçan Bazna’yı burada kötü bir haber bekliyordu. Servetiyle lüks bir yaşam süreceğini hayal eden Bazna, tüm parasının sahte olduğunu öğrendi. Almanlar, görevi boyunca ona bastıkları sahte paraları vermişlerdi. Bazna, savaşın sona ermesinin ardından Almanya’yı mahkemeye verdi ve küçük bir miktar tazminat almayı başardı. Hayalini kurduğu parayı ise “Ben Çiçero’yum” adıyla yazdığı kitaptan kazanabildi.
Elyasa Bazna, nam-ı diğer Çiçero, 21 Aralık 1970 yılında hayatını kaybetti. Ardında ise bu kitaplara, filmlere konu olan hikayesini bıraktı.