Gülümseten Lezzet Çikolatanın İlgi Çeken Hikâyesi ve Bilinmeyen Faydaları

Çikolata, sayısız çeşidi ve dayanılmaz lezzeti ile küçük büyük hepimizin severek yediği ve her seferinde yüzümüzde gülümseme yaratan benzersiz tatlardan biri. Çikolata geçmişten günümüze hayatımızda öyle önemli bir yer edinmiş ki artık en özel kutlamalarımızın, en mutlu günlerimizin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Eğer siz de çikolata yediğiniz anlarda kendinizi bu muhteşem lezzetin nasıl ortaya çıktığını düşünürken buluyorsanız çikolatanın bin yıllara sığmayan tarihini bizimle öğrenebilirsiniz.

Çikolatayı Aslında Olmekler’e Borçluyuz

Çikolatanın, bugün çikolata denince aklımıza gelen tatlı ve katı formuna ulaşması binyıllar süren bir yolculuğun sonucu. Çikolatayla ilgili tarihteki ilk izler M.Ö 1500’lü yıllara dayanıyor. Günümüzdeki Meksika sınırlarının güneyinde yapılan kazılarda bulunan çömleklerde kakao kalıntıları tespit ediliyor. Bu kalıntılar, o dönemde bölgede yaşayan Olmeklerin çikolatayı keşfeden uygarlık olduğunu gösteriyor. Bulgulara göre Olmekler, kakao çekirdeklerini fermente ederek, kavurarak veya öğüterek içecek yapımında kullanıyorlardı. Olmeklerin ardından çevrede hüküm süren Toltekler ve Aztekler de kakao çekirdeklerini aynı şekilde kullanmayı sürdürdüler.

Mayalar ise kakao ağacını kutsal kabul ediyor, kakao çekirdeğinin sihirli olduğuna inanıyor ve çikolatayı Tanrılara özgü olarak nitelendiriyordu. Hatta çikolata yapım süreci kültürel bir seremoni havasında geçiyor ve çikolata sadece doğum, evlilik ve ölüm ritüelleri sırasında tüketilebiliyordu.

Çikolata, Avrupa’ya Hediye Olarak Geliyor

Çikolata, Avrupa’ya Hediye Olarak Geliyor

Çikolatanın Avrupa’ya geliş tarihi, İspanya Kralı II. Philip’e kakao çekirdeğinin hediye edildiği yıl olan 1544 şeklinde kayıtlara geçiyor. Ancak İspanyolların Amerika kıtasını keşfi 1400’lü yılların sonunda gerçekleştiğinden çikolatanın da bu keşifler sırasında Avrupa’ya geldiği; fakat o sıralarda acı bir içecek olarak tüketildiği için tadı beğenilmediğinden uzun süre ilgi görmediği tahmin ediliyor. Zamanla çikolataya şeker ekleniyor ve böylece bu gıda sevilen bir içecek haline geliyor. Yine de yapımının zor olması ve içeriğinde kakao, şeker ve baharat gibi egzotik ve pahalı malzemeler kullanılması; çikolatanın İspanya’da sadece soylular tarafından tüketilmesine yol açıyor. Üstelik bu durum, çikolatanın İspanya dışına çıkmasına da engel oluyor.

Sonrasında İngilizler’in çikolatayla tanışması ise çikolatanın Avrupa’da yaygınlaşmasının en önemli adımı oluyor. Önce 1640’lı yıllarda Barbados’ta şeker üretimine başlayan İngilizler, ardından 1655’te İspanyollardan Jamaika’yı alıp kendi kakao yetiştirme alanlarına sahip oluyor. Çikolatanın o dönemde sindirimi desteklediği, akciğer sorunlarına iyi geldiği ve vücuda enerji verdiği düşünülüyor. Bu sebeple hâlâ içecek olarak tüketilen çikolata, eczanelerde satılan bir ürün haline geliyor. 1700’lü yılların sonuna kadar seri üretim mümkün olmadığından çikolata sadece zengin kesim tarafından tüketilebiliyor.

1828 yılında Hollandalı Casparus Van Houten ile babası, presleme tekniğiyle kakao çekirdeklerinden kakao yağını ayıran ve ardından toz haline getirerek kakao tozu elde etmeyi sağlayan bir yöntemin patentini alıyor. Buluşları çikolata içeceklerinin üretimini kolaylaştırarak çikolatayı herkes tarafından erişilebilir hale getiriyor. 1847 yılında ise J. S. Fry and Sons isimli çikolata şirketi, kakao tozunu şeker ve kakao yağıyla karıştırarak ilk yenilebilir kalıp çikolatayı üretiyor. Ardından 1867’de İsviçreli Henry Nestlé, buharlaşma yöntemiyle sütten süt tozu yapmayı keşfediyor. 1879’da yine İsviçreli Daniel Peter süt tozunu kalıp çikolatanın içeriğine dahil ederek ilk sütlü çikolatayı buluyor.

Takip eden yıllar içerisinde çikolatanın günümüzde bildiğimiz içilebilir ve yenilebilir çeşitleri hayatımıza dahil oluyor.

Çikolata Lezzetli Olduğu Kadar Faydalı

Lezzetiyle gönlümüzde taht kuran çikolatanın, kararında tüketildiğinde çok sayıda faydası bulunuyor. Özellikle çikolatanın içeriğindeki kakao oranı arttıkça olumlu etkileri daha çok hissedilebiliyor.

  • Çikolata; zengin besin değeri ile vücudumuzun magnezyum, manganez, selenyum, demir, bakır, çinko, fosfor ve lif ihtiyacının karşılanmasına yardımcı oluyor.
  • Damarları rahatlatabilen çikolata, kan akışının daha sağlıklı olmasına zemin hazırlıyor ve tansiyonumuzu düzenleyebiliyor. Kan akışının iyileşmesi, oksijenin hücrelere ulaşmasını da kolaylaştırdığından özellikle sporcularda egzersiz sırasında performansı artırabiliyor.
  • Çikolata, yapısında bulunan flavanoller ile sağlıklı beyin fonksiyonlarını desteklerken hafızamızın güçlenmesine ve bilişsel işlevlerimizin gelişmesine yardımcı oluyor.
  • Güçlü bir doğal antioksidan kaynağı olan çikolata, vücudu çeşitli hastalıklara karşı daha dirençli olması için destekliyor.
  • Çikolata, kolesterol seviyesini düzenlemeye de yardımcı oluyor. Bu sayede kalp hastalıkları ve kalp krizi riskinin de azalmasında önemli rol oynayabiliyor.
  • İçerdiği biyoaktif bileşenler sayesinde cilt için de oldukça sağlıklı bir besin niteliği taşıyor. Çikolata, ciltteki kan akışını artırırken cildin nem oranının dengelenmesine ve güneş ışınlarına karşı daha dayanıklı olmasına katkıda bulunuyor.

Çikolatanın Hayatımıza Girişini Pera Palace Hotel’de Kutlayabilirsiniz

Patisserie de Pera

Fikir ilk kimin aklına gelmiş bilinmese de 2009’dan beri her yıl 7 Temmuz’da Dünya Çikolata Günü kutlanıyor. Bu tarihin seçilme nedeni ise Avrupa’nın çikolatayla tanışmasının temsili yıl dönümü olması. Siz de tüm dünyada çikolatanın tarihi anılarak kutlanan bu güzel günü değerlendirmek ve keyifli bir deneyim yaşamak isterseniz Pera Palace Hotel bünyesinde bulunan Patisserie de Pera’nın nostaljik ve şık ortamında nefis el yapımı çikolataları deneyebilirsiniz. Kendinizi ve sevdiklerinizi şımartmak için Patisserie de Pera’da keyifli saatler yaşayabilir, dilerseniz evinize dönerken bu taptaze ürünlerden satın alabilirsiniz.

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:

İstanbul’un Kendilerine Özgü Tatlarıyla Damak Çatlatan En Köklü 9 Pastanesi

İstanbul’un Tarihe Tanıklık Eden Pastaneleri

İstanbul’da Bir Gün… Bir Günde Beyoğlu Gastronomi Rehberi

Ramazan Sofralarının Vazgeçilmezi 9 Geleneksel Yemek ve Tatlı

Bayram Ziyaretlerinize Neşe Katacak Şık ve Lezzetli Tatlılar

Tarihi Yarımada’yı Gezerken Mutlaka Tatmanız Gereken 9 Lezzet

Atamızın Pera Palace’taki Odasından 10 Kasım’a Yolculuk

Yaklaşık 130 yıllık geçmişiyle zamana meydan okuyan Pera Palace Hotel; Agatha Christie, Kraliçe II. Elizabeth, Franz Joseph, Ernest Hemingway ve Alfred Hitchcock’un da aralarında bulunduğu…

Daha Fazla Bilgi

Pera Palace Hotel, İstanbul’un En İyi Otelleri Listesinde!

Pera Palace Hotel, tarihî dokusuyla ve eşsiz mimarisiyle İstanbul’un en özel yapılarından biri. Tarihe tanıklık eden bu otel; konforlu konaklama seçenekleriyle, benzersiz lezzetler sunan kafe…

Daha Fazla Bilgi

İletişime Geçin