19. yüzyıl İstanbul’undan günümüze ulaşan ender yapılardan biri olan Pera Palace Hotel, mimari anlayışında 1800’lü yılların İstanbul’undan izler taşımasının yanı sıra Türkiye’nin Avrupa standartlarındaki ilk oteli olma unvanını da elinde bulunduruyor. İhtişamı, konforu ve Haliç panoraması sunan manzarasıyla, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Agatha Christie, Ernest Hemingway, Umberto Eco, Mark Twain ve Arthur Conan Doyle gibi önemli isimlere kapılarını açtı. Pera Palace Hotel’den yolu geçenlerden biri de Sırbistan Kralı Pierre…
Krallıktan Uzak Geçen Yıllar
Kral Pierre, Prens Alexander Karadordevic’in oğlu olarak dünyaya geldi. Aynı zamanda Birinci Sırp Ayaklanması’nın lideri ve Karadordevic hanedanının kurucusu olan Karadorde’nin torunuydu. Kraliyet Sarayı tadilatta olduğu için bir tüccarın evinde doğdu. Bu; aslında onun için bir tür alın yazısı, krallıktan uzak geçecek yılların habercisi gibiydi. Ailenin üçüncü oğlu olan Pierre doğrudan krallığın varisi değildi; ancak Pierre’in her iki abisinin de çocuk yaştayken ölmesi onu varis yapacaktı.
Pierre, çocukluğunu Belgrad’da geçirdikten sonra lise için Cenevre’ye gitmeye hazırlanıyordu. O yıllarda Pierre’in babası tahttan çekilmek durumunda kaldı. Böylece krallık Obrenovic ailesine geçti. Pierre; Cenevre’de lise eğitimini tamamladıktan sonra önce College Sainte-Barbe’ye, ardından da Fransa’nın en saygın askeri okulu olan Saint-Cyr’e kaydoldu. Eğitimini bitirdikten sonra da Paris’te yaşamaya devam eden Pierre, yeni zevkler ve ilgi alanları ediniyordu. Resim ve fotoğrafla yakından ilgileniyor, bir yandan da siyaset felsefesi üzerine çalışmalar yapıyordu. Özellikle liberalizm, parlamentarizm ve demokrasi üzerine çalışıyordu. Aslında o dönemlerde kral olmak için hazırlık yapıyor gibiydi.
Gerilla Faaliyetlerinden Tahta Giden Yol
Pierre’in Fransa’da olduğu yıllarda Fransa-Prusya Savaşı patlak verdi. Fransız Yabancı Lejyonu’na teğmen rütbesiyle katılan Pierre kısa bir süre esir düştü. Esaretten kurtulmayı başardıktan sonra ise tekrar cepheye döndü. 1871 baharında Paris Komünü’ne katıldı. Takvim yaprakları 1875 yılını gösterdiğinde ise 1878 yılına kadar sürecek olan gerilla yılları başladı.
Pierre, 1875’te Bosna Dubica’ya gittiğinde pek hoş karşılanmadı. Sırbistan Prensi Milan’ın, Pierre’in krallığı Obrenović hanedanından geri alma çabası içinde olduğunu keşfetmesiyle ilk planı suya düştü. Pierre ve taraftarları Bosna’yı terk ederek Avusturya-Macaristan’a gitmek zorunda kaldı; ancak orada tutuklandılar. Esaretten bir kez daha kurtulmayı başaran Pierre, tekrar Bosna’ya döndü ve başka bir isyan çetesini örgütlemesiyle yeniden şüpheleri üzerine çekti. Hatta bu sebeple bölücü olarak yaftalandı. Ortamın huzura kavuşması için ikinci kez Bosna’dan ayrıldı. Ardında Obrenovic Hanedanı’yla barış yapmak istediğini açıklayan bir mektup bıraktı.
Barışçıl girişimleri sonuç vermeyen Pierre, Osmanlı Devleti’yle iş birliği yapmakla ve ihanetle suçlandı. Bir süre dağlarda kalarak izini kaybettirmeyi başardıktan sonra Avusturya-Macaristan’a geçti. Orada tekrar tutuklanan Pierre, Karadordevic ailesinin Bokszeg’deki evinde tutuldu .1878’de ise Bokszeg’den ayrılmasına müsaade edildi. Pierre, Budapeşte’den Paris’e geçene kadar Avusturya-Macaristan casusları tarafından izlendi. 1879’da Prens Milan’ın açtığı davada gıyabında yargılanan Pierre, vatana ihanetle suçlanarak ölüme mahkûm edildi.
Ezber Bozan Bir Kral
Yıl 1903 olmuştu. Aradan geçen yıllarda Pierre; Karadağ hükümdarı Prens Nicholas’ın kızıyla evlenmiş, üç çocuk sahibi olmuş ve 1890’da eşini kaybetmişti. Hayatını çocuklarına adamaya karar veren Pierre’in kaderi, kendi idaresi dışında yazılıyordu. Askerler, krallığı elinde bulunduran Obrenovic Hanedanı’nı öldürerek Pierre’i tahta geçirmeye karar verdi. Pierre’in bu teklifi kabul etmek için tek bir şartı vardı: Ulusal Meclis tarafından onaylanırsa tahta geçecekti. 10 Haziran 1903’te bütün Obrenovic ailesi öldürüldü. Bu, aynı zamanda Karadordevic ve Obrenovic aileleri arasındaki kan davasının da sonunu getirdi. Ulusal Meclis, beş gün sonra Sırp tahtını devralması için Pierre’i çağırdı.
Krallığı boyunca Balkan Savaşları’na tanıklık eden Kral Pierre, ezber bozan bir tutum sergiledi. Obrenovic ailesinin aksine Rusya ve Fransa ile iyi ilişkiler kurdu. Avusturyalıların ve Almanların savunduğu Balkan politikalarına karşı çıktı. Ülkesinin savunmasına yatırım yapan Kral Pierre, bu tutumunun meyvelerini Balkan Savaşları’nda topladı. Böylelikle Sırbistan’a küresel ölçekte prestij kazandırdı.
Parlamenter sistemi benimseyen kral, siyasi özgürlüklerin en büyük destekçilerinden biri oldu. Modernleşmenin de temellerini atarken Balkanlar’daki bütün Sırplar, Hırvatlar ve Slovenler için kültürel bir çoğalmayı destekledi. Kral Pierre’in hükümdarlık yaptığı süre boyunca Sırbistan, Balkanlar’da demokrasinin beşiği olarak anıldı. Osmanlı Devleti’yle olan ilişkilerine de özen gösteren Kral Pierre, 1910 yılında Sultan V. Mehmed Reşad’ı ziyaret etti. Bu ziyareti esnasında İstanbul’da kaldığı sürece boyunca Pera Palace Hotel’de konakladı. 1921 yılında ise 77 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.
Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:
Pera Palace Hotel’in İlginizi Cezbedecek Mimari Özellikleri
Pera’nın En Eski Değerlerinden: Garden Bar
Pera’nın Küllerinden Doğan Neoklasik Mimari: Pera Palace Hotel
Pera Palace Hotel’i Yakından Tanımak İsteyenler İçin Kitap Önerileri