Dünyanın İlk Tapınağının Yer Aldığı Göbeklitepe Hakkında 8 Bilgi
Ülkemiz sadece tarih boyunca bu topraklarda hüküm sürmüş medeniyetler sebebiyle değil tarih öncesi dönem bakımından da son derece önemlidir. İşte Şanlıurfa’da yıllar önce tespit edilen Göbeklitepe sit alanı, bu cümleyi kanıtlar niteliktedir. Çünkü bu tarihi alan, insanlık tarihinin sıfır noktası ve medeniyetin doğduğu yer olarak adlandırılır. Göbeklitepe kazıları halen devam etmekte ve açığa çıkarılan buluntular ile önemli tarihi bilgilerde değişiklikler olmaktadır. Bölgenin halen tam aydınlatılamayan gizemi ise pek çok kitap ve makaleye konu olmuş; hatta bu yıl Atiye isimli bir dizide yer bulmuştur. Dünyanın ilk tapınağının yer aldığı Göbeklitepe hakkında daha fazlası için yazımızı okumaya devam edin!
Göbeklitepe, Şanlıurfa’da bulunmaktadır.
Göbeklitepe, Şanlıurfa il merkezinin kuzeydoğusunda yer alan Örencik Köyü yakınlarında, yaklaşık 300 m çapında ve 15 m yüksekliğinde geniş görüş alanına sahip bir konumda bulunmaktadır.
Bu önemli tarihi alandaki ilk araştırmalar 1994 yılında Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt tarafından yapılmış ve 1995’te ilk kazılar başlamıştır.
Göbeklitepe aslında 1963 yılında bölgedeki yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiş ancak üzerinde durulmamıştır. 1994 yılına gelindiğinde Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt tarafından yapılan araştırma ile bölgenin önemi tespit edilmiş ve bir yılın sonunda kazılar başlatılmıştır. Prof. Dr. Klaus Schmidt, 2014’deki ölümüne dek bölgedeki kazıları sürdürmüştür.
Göbeklitepe, insanlık tarihinin bilinen en eski tapınağıdır.
Göbeklitepe, MÖ 10. bin yılın sonlarından MÖ 9. bin yıllarına tarihlenen bir tarih öncesi alandır. Neolitik döneme ait olan bu yer, yeryüzündeki ilk inanç merkezi olarak nitelendirilmektedir. Bölgede yaklaşık 20 adet tapınak tespit edilmiş, şu ana kadar 6 adet tapınak gün ışığına çıkartılmıştır.
Göbeklitepe kazıları, önemli tarihi bilgilerin değişmesine neden olmuştur.
12 bin yıllık bu alan keşfedilmeden önce, o yıllarda insanların demir kullanmayı bilmedikleri ve çanak çömlek yapımına başlamadıkları düşünülüyordu. Ayrıca insanlığın yerleşik hayata tarımın keşfi ile geçtiği sanılıyordu. Oysa Göbeklitepe bu bilgiyi de değiştirdi ve insanın henüz avcı toplayıcı olduğu dönemde bile yapılar inşa ederek yerleşik düzene geçtiğini gösterdi.
Göbeklitepe’nin, yapımından 1500 yıl kadar sonra insan eli ile gömüldüğü düşünülmektedir.
Bu konu hakkında kesin bir bilgi olmasa da yapının bulunduğu yerdeki düzeltilmiş toprak tabakası, yapının doğal yollardan değil insan eli ile gömüldüğünü göstermektedir. Bunun yapıyı korumak için mi yoksa başka bir nedenle mi yapıldığı bilinmemektedir. Teoriler arasındaki en akla yatkın olanı, buranın bir yıldız gözlemevi olarak kullanıldığı, işlevini yitirince de gömüldüğü şeklindedir.
Göbeklitepe, 2018 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.
Dünya tarihi açısından büyük önem taşıyan bu tarihi alan, Dünya Mirası Listesinde yer almaktadır. Bölgedeki tarihi kalıntılar etrafında kazılar devam etmekte ve ayrıntılı kazıların 150 yıl süresince devam edebileceği öngörülmektedir. Yapılan yüzey araştırmaları, Göbeklitepe’de gün yüzüne çıkarılmamış en az 15 yapı ve 200’den fazla dikilitaşın bulunduğunu göstermektedir.
Göbeklitepe’deki en dikkat çeken yapılar, T biçimindeki sütunlardır.
Boyları 3 ile 6 metre arasında değişen T biçimindeki sütunların, stilize edilmiş insan figürleri oldukları düşünülmektedir. Sütunların üzerindeki diğer figürlerden farklı olarak tasvir edilen üç boyutlu aslan kabartması dikkat çekmektedir. Bu figürler, Neolitik dönemde aslanların Anadolu’da yaşamış olma ihtimalini güçlendirmektedir.
Göbeklitepe’nin keşfi, yerleşik hayata tarımla değil tapınakla geçildiğinin göstergesidir.
Göbeklitepe’den önce tüm tarih kitapları, yerleşik hayata geçişin çiftçilik ve hayvancılığın ortaya çıkmasıyla gerçekleştiğini yazıyordu. Prof. Dr. Schmidt’e göre ise Göbeklitepe kazılarından anlaşılan, avcı ve toplayıcı toplulukların burası gibi dini merkezlerde sürekli olarak bir araya gelmelerinin sonucunda yerleşik hayata geçilmiştir.
Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:
Türkiye’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne Girmiş 10 Mekân
Beyoğlu’ndaki Tarihi Binalar ve Hikayeleri
İstanbul’un Bilinmeyen Tarihi 7 Tepesi ve Üzerindeki Tarihi Yapılar