Pera’dan Beyoğlu’na… İstanbul Semt İsimlerinin Hikayesi

Büyük imparatorluklara başkentlik yapmış İstanbul’un tarihine ilişkin pek çok efsane nesilden nesile anlatılmıştır. Öyle ki birçok turist bile sadece bu efsaneleri duyarak bu eşsiz şehri keşfetmek için yola çıkar. İstanbul’un köklü mirasını hissedebileceğiniz yerler ise bu efsanelere ev sahipliği yapan güzide semtleridir. Peki, tarihin derinliklerine tanıklık eden bu semtlerin hikâyeleri nasıl? İşte, İstanbul semt isimlerinin unutulmaz hikâyeleri…

 

Unkapanı

İstanbul’un en hareketli noktalarından biri olan Unkapanı, adını duyanları âdeta geçmişe davet eder. Osmanlı İmparatorluğu’nda un, bal, hububat, pamuk, kahve, ipek gibi maddeler “kapan” adı verilen büyük terazilerin olduğu yerlere getirilerek satılıyormuş. Devlet kontrolünde gerçekleşen bu ticaret sayesinde erzakların yüksek fiyatlarla satılması engelleniyor, halkın temel ihtiyaçlara erişimi kolaylaştırılıyormuş.

Haliç kıyısına oldukça yakın bir konumda yer alan Unkapanı da arpa ve buğday yüklü gemilere ev sahipliği yapıyormuş. Zamanla bu ticaretin ve faaliyetlerin etkisiyle bölgenin ve ardından semtin adı “Unkapanı” olarak akıllara kazınmış.

 

Topkapı

İstanbul’un fethinden sonra Topkapı ismini alan semt, aslında bir zamanlar “Ayios Romanos Kilisesi” olarak anılıyormuş. Peki, semtin ismi fetihle birlikte neden değişmiş?

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethi sırasında yüz binlerce askerini ve ağır kuşatma toplarını buraya yerleştirerek İstanbul’un kaderini değiştiren adımlar atmış. Fetihten sonra bu ağır toplar uzun süre aynı yerde kalmış ve bölgenin adı Topkapı olmuş. Ayrıca Fatih Sultan Mehmet’in şehre girdiği ilk yerin de Topkapı olduğu ve ismin hikâyesinin bu olaya dayandığı da söylenir.

 

Caddebostan

Osmanlı zamanında Caddebostan uçtan uca ağaçlarla kaplı, yemyeşil bir bölgeymiş. Dönemin asker kaçakları ve suçluları bölgenin bu atmosferinden yararlanarak sıklıkla burada saklanırmış. Bu nedenle bölgede devriye gezen polisler semte “Cadı Bostanı” lakabını takmış. Bu ifade tekrarlandıkça önce “Caddebostanı” olmuş ve ardından bugünkü hâlini almış.

Bir diğer efsaneyse Evliya Çelebi’nin anlatımına dayanır. Çelebi’ye göre bir zamanlar bu bölgede cadılıkla uğraşan kadınlar yaşadığı için bölgeye “Cadu Bostanı” denmiş. Bu ifade zamanla dilimize Caddebostan şeklinde yerleşmiş. Hangi rivayet gerçeğe daha yakın bilinmez ama iki hikâye de bölgenin mistik havasını ve tarihini yansıtan birer iz taşıyor.

 

Beykoz

Beykoz’un ismine dair iki ilginç rivayetten bahsedilir. İlki Kocaeli Beylerbeyi’nin bu bölgede oturmasına dayanıyor. İnsanlar burayı tarif ederken Türkçe’deki “bey” sözcüğüne Farsça’da “köy” anlamına gelen “kos” kelimesini ekleyerek “Beykos” demişler. Beykos da zamanla Beykoz’a evrilmiş.

Diğer rivayete göre Beykoz’da eskiden çok sayıda ceviz ağacı varmış. O dönemde “kos” kelimesi “ceviz” anlamına geldiğinden bölgeye “Binkos” denmiş. Bu isim de zamanla Beykoz’a dönüşmüş.

 

Beyoğlu

Sıra İstanbul’un kalbinde yer alan, her köşesi bir hikâye anlatan Beyoğlu’nda. Bizans Dönemi’nde Beyoğlu’nun ismi “karşı yaka” anlamına gelen Pera’ydı. Osmanlı Dönemi’ne gelindiğinde semtin adının Beyoğlu olmasıyla ilgili de farklı rivayetlerden söz edilir.

İlk söylentiye göre Kanuni zamanında Venedik elçisinin oğlu Türkler tarafından “Bey oğlu” olarak anılırmış. Taksim yakınlarında oturan “Bey oğlu”yla birlikte bölgeye zamanla herkes Beyoğlu demiş.

Diğer rivayete göre Fatih Sultan Mehmet döneminde Pontus prenslerinden biri İslamiyet’i kabul ederek bu bölgede yaşamaya başlamış. Bölgeye de bu nedenle “Beyoğlu” ismi verilmiş.

Bir başka rivayete göre semtin isminin kökenlerinde Kanuni Sultan Süleyman’ın yazışmaları rol oynuyor. Kanuni burada yaşayan Venedik elçisine yazışmalarda sürekli “Bey oğlu” diyormuş. Böylece bölgeye de zamanla Beyoğlu denmeye başlamış.

 

Beyoğlu’nda Unutulmaz Bir Deneyim İçin Pera Palace Hotel!

Tıpkı diğer semtler gibi Beyoğlu’nun adını da bugüne taşıyan her bir rivayet, semtin tarihteki benzersiz yerini bir kez daha hatırlatıyor. Beyoğlu, Bizans dönemine uzanan tarihiyle ve Türkiye’nin kültür mirasını yansıtan yapısıyla İstanbul’a adım atan misafirlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden.

Pera Palace Hotel ise bu kültür mirasının önemli bir aracısı olarak yıllardır hizmet vermeye devam ediyor. Şehrin merkezine olan yakınlığıyla İstanbul’un keyfini rahatlıkla çıkarmanızı sağlarken üstün hizmet anlayışıyla tatilinize ayrıcalıklı bir dokunuş katıyor. Geçmişin zarafetini modern konforla buluşturan bir deneyim yaşamak için Pera Palace Hotel’i ziyaret edebilirsiniz!

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir:

• Beyoğlu’ndaki Tarihi Binalar ve Hikayeleri
• İstanbul’un Simgesel Yapıları
• Okurken Eski İstanbul’a Yolculuk Yapacağınız 10 Roman
• Tarihin Görkemli Bir Tanığı: Pera Palace Hotel

İletişime Geçin