Beyoğlu’nun Kalbi Pera’nın İlgi Çeken Tarihi

Beyoğlu’nun eski adı olarak bilinen Pera, Yunanca’da ‘karşıda olan, öte, öteki’ anlamlarına geliyor. Rivayetlerden birine göre de Beyoğlu’nun adı, Kanuni zamanındaki Venedik elçisi Andre Giritti’nin oğlu Luigi Giritti’nin Beyoğlu taraflarında bir konakta oturmasından kaynaklanır. Bir diğer rivayete göre de Beyoğlu’nun ismi, Fatih Sultan Mehmed zamanında Pontus prenslerinden Aleksios Komnenos’un İslamiyeti kabul ederek burada oturmasından gelir.

Cadde-i Kebir, Grande Rue de Pera, Pera veya Beyoğlu… Hangi isimle anılırsa anılsın Pera, 19. Yüzyıl ortalarına kadar Osmanlı’nın gayrimüslim vatandaşlarının yaşadığı, birkaç elçiliğin olduğu bir yerken; Tanzimat sonrası eğlence yerlerine, lüks mağazalara, ticarethanelere, restoranlara, otellere, pastanelere ev sahipliği yapmıştır ve daha pek çok şeyin çekim merkezi haline gelmiştir.

Mimarisiyle, sanatıyla ‘Güzel Dönem’ olarak adlandırılan Pera’nın La Belle Époque’na doğru yolculuğa çıkmak için takip etmeniz gereken duraklar!

 

1. Aya Triada Kilisesi

Aya Triada Kilisesi

Tanzimat sonrası, 1880 yılında inşa edilen Aya Triada’nın anlamı ‘kutsal üçlemedir.’ Beyoğlu’nda bulunan kilise İstanbul’daki en büyük Rum Ortodoks mabetlerinden biri olarak kabul edilir. Günümüzde hala Rum cumaati tarafından kullanılan kilise Neo-barok mimariye sahip kubbesiyle Pera durağının kıymetli duraklarından biri olabilir.

 

2. Fransa Başkonsolosluğu

Fransa Başkonsolosluğu

Fransız Kültür Merkezi olarak varlığını devam ettiren Fransa Başkonsolosluğu, Beyoğlu’nun kıymetli hazinelerindendir. Beyoğlu’nun girişinde, hemen sağ tarafda yer alan bina, 1760’ta vebalı hastalara ayrıldığı için “Vebalılar Hastanesi’ olarak biliniyordu. 1920’li yıllar ile beraber İstanbul Fransa Başkonsolosluğu, 1940’tan beri de belirli aralıklarla sergilerin düzenlendiği, Fransızca dil eğitimi verilen Fransız Kültür Merkezi olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.

 

3. Zapyon Rum Lisesi

özel-zapyon-rum-lisesi

Görsel kaynak: http://istiklalcaddesi.istanbul/wp-content/uploads/2017/11/%C3%B6zel-zapyon-rum-lisesi.jpg

1870 yılında gerçekleşen büyük Pera yangınının ardından kız çocuklarının yüksekokul eğitimini desteklemek amacıyla Kostantinos Zappas adında bir hayır severinde desteğiyle Zapyon Lisesi kuruldu. Hala eğitim ve öğretim hayatına devam eden okulun inşaatını, Mimar İoannis İoannidis üstlendi. Binanın mimari yapısı sade olmakla beraber iç mekanlarında görülen kalem işi işler, oldukça çarpıcı bir görüntüye sahip.

 

4. Hüseyin Ağa Cami

huseyin-aga-camii

Görsel kaynak: http://www.caddecebimde.com/istanbul/istiklal/huseyin-aga-camii/images/resim1.jpg

İstanbul’un en eski camilerinden Hüseyin Ağa Cami, 1597 yılında Galata Sarayı ağası, Şeyhül Harem Hüseyin Ağa tarafından yapılmıştır. Caminin avlusunda Kasımpaşa Sinan Paşa Camii’nden buraya nakledilen ve Mimar Sinan’ın eseri olan bir şadırvan bulunur. “Türk taş oymacılığının en şaheser örneği” olarak geçen fıskiye ise Eyüp’teki Oluklu Bayır Tekkesi’nden getirilmiştir. Cami içindeki hatlar ise son büyük hattatlardan İsmail Hakkı Altunbezer’e aittir. Mihrabın önünde Galata Saray ağalarından Hüseyin Ağa ve Davut Ağa’nın kabirleri yer alır.

 

5. St. Antoine Katolik Kilisesi

St. Antoine Katolik Kilisesi

İstanbul’un en büyük katolik kilisesi olan St. Antoine Katolik Kilisesi, gotik mimarinin nefes kesen örneklerinden biridir. 1330-1331 yılları arasında dünyaca ünlü mimarlar tarafından inşa edilen kilisenin günümüzde de kapıları hala açık olup, çok sayıda yerli ve yabancı turistin ziyaret noktalarından biri haline dönüşmüştür.

 

6. Çiçek Pasajı

Çiçek Pasajı

200 yılı aşkın bir tarihe sahip Çiçek Pasajı’nın olduğu yerde eskiden Naum Tiyatrosu yer alıyordu. Bu tiyatroda Tanzimat döneminde Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülaziz’in tiyatro seyretmek için geldiği yerdi. Ancak, 1870 yılındaki büyük Pera yangının ardından Naum Tiyatrosu yıkılmış ve onun yerine Paris tarzında Cite de Pera binası inşa edildi. 1940’larda Ekim Devrimi’nden kaçan baronesler ve düşeslerin çiçek sattığı dükkanlara dönüşen Tarihi Çiçek Pasajı, geçmişten günümüze geçirdiği pek çok evrimin sonucunda yeme ve içme konusunda Beyoğlu’nun önemli mekanlarından birisi haline gelmiştir.

 

7. Pera Palace Hotel

19. yüzyılın sonlarına doğru, Beyoğlu’nun kalbi Pera’da başlayan Pera Palace Hotel’in hikâyesi pek çok ilki ve kıymetli misafiri barındırır. 130 yıllık ihtişamıyla tarihe meydan okumaya devam Pera Palace Hotel, Türkiye’nin Avrupa standartlarındaki ilk oteli olma özelliğini taşır. İlk elektrikli asansöre ve sıcak suya sahip olan bu bina, en kıymetli sözlere, düşüncelere tanıklık etmiştir. Bu tarih kokan binanın basamaklarından Mustafa Kemal Atatürk’ün adımları geçmiştir. Polisiye edebiyatın kıymetli isimlerinden Agatha Christie, Doğu Ekspresinde Cinayet romanını 411 numaralı odasında yazmıştır. Dünyanın en gizemli kadınlarından Mata Hari, İstanbul ziyaretleri sırasında burada konaklamıştır. Geçmişi ve şimdiyi kusursuz bir şekilde buluşturan Pera Palace Hotel’de tarihin izleri ile dolu bir yolculuk sizleri bekliyor.

 

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir: 

Beyoğlu’ndaki Tarihi Binalar ve Hikayeleri

Beyoğlu’nun Renkli ve Bilinmeyen Tarihi

Yeni Keşfetmek İsteyenlere Özel Beyoğlu Rehberi

Beyoğlu’nda Bir Gün… Ne Yenir? Ne Yapılır? Nereler Gezilir? 

Hikâyeleriyle ve Meşhur Lezzetleriyle İstanbul’un Tarihi Kafeleri

İstanbul, tarih boyunca farklı medeniyetleri bir araya getiren ve zengin bir kültürel çeşitliliğe sahip olan şehirler arasında. Bu çeşitliliğin en güzel yansımalarından biri de şehrin ünlü pastaneleri ve…

Daha Fazla Bilgi

En İyi Alfred Hitchcock Filmlerinin Ardındaki Zihin: Pera Palace’ta Bir Sinema Efsanesi

Pera Palace Hotel, her dönem kültür ve sanat dünyasındaki önemli isimlerinin uğrak noktalarından biri olmuştur. Korku ve gerilim sinemasının ustalarından olan Alfred Hitchcock da bu…

Daha Fazla Bilgi

İletişime Geçin